1. Play Audio
Müşteri: Kolay gelsin.
Customer: Hope it comes with ease (seems easy).
Manav: SaÄŸ ol.
Greengrocer: Be healthy (Thanks).
Müşteri: Patatesin kilosu ne kadar?
Customer: How much is a kilogram of potatoes?
Manav: Kilosu yetmiş TL ama senin için sadece elli TL.
Greengrocer: A kilogram of it is seventy Turkish Liras, but for you just fifty TL.
Müşteri: Eyvallah. O zaman beş kilo istiyorum, lütfen.
Customer: Thanks. I want five kilograms then, please.
(Note: "Eyvallah" is a bit similar to the terms "cheers" or "cool" and can be used informally to mean things like "thank you" or "I'm okay with that".)
Manav: Buyurun. Başka bir isteğin var mı?
Greengrocer: Here you go. Do you have any other requests?
Müşteri: Yok, bu kadar. Borcum ne kadar?
Customer: Nope, that's it. How much is my debt (how much do I owe you)?
(Note: "Yok" does sometimes get used in lieu of "no/nope", but do not confuse that with the actual word for "no" which is "hayır", and the actual meaning of "yok", which is "there isn't".)
Manav: İki yüz elli TL.
Greengrocer: Two hundred and fifty Turkish Liras.
Müşteri: Buyurun.
Customer: Here you go.
Manav: Allah sana bereket versin.
Greengrocer: May God give you blessings.
2. Play Audio
Fatih: Selam kanka. Ne haber?
Fatih: Hey buddy. What's up?
Tolga: Ä°yilik. Senden ne haber?
Tolga: Well being, what's up with you?
Fatih: Benden de iyilik. Şey, bu adamı tanıyor musun?
Fatih: Things are good with me too. Hey, do you know that man?
Tolga: Evet, o eniştem. Kız kardeşimin eşi.
Tolga: Yes, that is my brother-in-law. My sister's husband.
(Note: "EniÅŸte" is used to refer to any man that is related by him marrying into the family. This can be a sister's husband or an aunt's husband.)
Fatih: Öyle mi? Kardeşin evli mi?
Fatih: Really? Your sister is married?
Tolga: Evet. Senin kardeşin var mı?
Tolga: Yes. Do you have a sibling?
Fatih: Tek bir abim var ama o evli deÄŸil.
Fatih: I just have one older brother but he is not married?
Tolga: Peki, nişanlı mı?
Tolga: So is he engaged?
Fatih: Evet, nişanlıdır.
Fatih: Yes, he is engaged.
Tolga: Ha, ne güzel!
Tolga: Oh, how nice!
3. Play Audio
Aybüke: İyi akşamlar.
Aybüke: Good evening.
Ä°rem: Ä°yi akÅŸamlar!
Ä°rem: Good evening!
Aybüke: Ne var ne yok?
Aybüke: What is there, and what isn't there (what's up)?
İrem: İyilik, sağlık. Sende ne var ne yok?
Ä°rem: Goodness, health. What's up with you?
Aybüke: Eh işte, idare ediyorum. Şey, kanka, bu hafta sonu bir planın var mı?
Aybüke: Meh, I'm managing. Hey, buddy, do you have a plan this weekend?
İrem: Evet, bu hafta sonu kuzenimin düğünü var.
Ä°rem: Yes, my cousin's wedding is this weekend.
Aybüke: Hangi kuzen?
Aybüke: Which cousin?
Ä°rem: Kuzenim Elif.
Ä°rem: My cousin Elif.
Aybüke: Hangi Elif? Ayşe teyzenin kızı mı?
Aybüke: Which Elif? Aunt Ayşe's daughter?
İrem: Yok, anne tarafından kuzenim değil. Özden halamın kızı Elif.
İrem: No, she isn't my maternal cousin (side of my mother). She is my paternal aunt Özden's daughter.
(Note: "Taraf" literally means side and can be used for anything even sides of a conflict or of a game.)
Aybüke: Çok güzel! Tebrikler.
Aybüke: Very nice! Congratulations.
İrem: Teşekkürler! Darısı başına.
Ä°rem: Thanks! Its corn to your head (May your turn come next).
(Note: "Darısı başına" is most commonly used when talking about marriage to wish the person that they may find someone soon and get married.)
Aybüke: Damat kim?
Aybüke: Who is the groom?
İrem: Damat da aslında kuzenim. Adı Ahmet.
Ä°rem: The groom is also my cousin actually. His name is Ahmet.
Aybüke: Öyle mi? Onlar birbirinin kuzenleri mi?
Aybüke: Really? Are they each other's cousins?
İrem: Hayır, birbirinin kuzenleri değil. Benim kuzenlerim. Damat baba tarafından kuzenim. Fatih Amca'nın oğlu.
Ä°rem: No, they aren't each other's cousins. They are my cousins. The groom is my paternal cousin. He is my paternal uncle Fatih's son.
Aybüke: Haydi, iyi eğlenceler.
Aybüke: Alright then, have fun (good funs)!
İrem: Teşekkürler.
Ä°rem: Thank you.
4. Play Audio
Müşteri: Kolay gelsin.
Client: Hope it comes with ease (seems easy).
Emlakçı: Sağ ol. Buyurun.
Realtor: Be healthy (Thanks). How can I help you?
Müşteri: Bir ev arıyorum.
Client: I'm searching for a house.
Emlakçı: Satılık bir ev mi, kiralık bir ev mi?
Realtor: A house for sale or a house for rent?
Müşteri: Kiralık bir ev istiyorum.
Client: I want a house for rent.
Emlakçı: Tamam, iki kiralık ev var.
Realtor: Ok, there are two houses for rent.
Müşteri: Hangisinin konumu daha güzel?
Client: Which one's location is nicer?
Emlakçı: Bir evinin konumu metroya daha yakın ve diğerinin konumu hem bir parka hem de AVM'ye yakın.
Realtor: On house's location is closer to the metro/subway and the other's location is close to both a park and a mall.
Müşteri: Fiyatları çok mu farklı?
Client: Are their prices very different?
Emlakçı: Evet, birinin kirası otuz bin TL ama diğerinin kirası yetmiş bin TL.
Realtor: Yes, one of the houses' rent is thirty thousand TL and the other's rent is seventy thousand TL.
Müşteri: Mobilyası var mı?
Client: Does it have furniture?
Emlakçı: Pahalı evin mobilyası var ama ucuz evin mobilyası yok.
Realtor: The expensive house has furniture but the cheap house doesn't have furniture.
Müşteri: O zaman ucuz ev benim için daha uygun. Hem fiyatı daha düşük hem de kendi mobilyam var zaten.
Client: Then the cheap house is more suitable for me. Its price is lower and I already have my own furniture.
Emlakçı: Tamam o zaman evin sahibini arıyorum.
Realtor: Alright then, I'm calling the house's owner.